Erken çocukluk çağındaki çocukların başetmeye çalıştığı çok zor
bir stres vardır: “Varlıklarının ebeveynlerinin varlığına bağlı olması”. Bu
sebeple, yaşamla ilgili tüm referanslarını ebeveynlerinden alırlar. “Çocukların
saldırılardan nasıl etkilendiği” sorusu da büyük oranda ebeveynlerinin olaylardan
nasıl etkilendiğine bağlıdır.
Bu tip saldırıların insan zihninde bıraktığı en hassas
izler, günlük yaşamda sıklıkla kullanılan, bazen her gün geçilen yerlerin
güvenli olmadığı, hiçbir yerde güvende olmama düşüncesi ve bunu takip eden
yaşam dinamiğinde oluşan genel olumsuzluklardır. Buradan çıkarak, umutsuzluk,
öfke, çaresizlik gibi kontrolü zor duygular bireyi ve toplumu zorlar.
Günlük akışın çok olağan dışı bir gelişme ile engellenmesi,
birdenbirelik, önceden bilinemezlik, hızlı ve etkili bir şekilde kaygı ve
olumsuzluk kodları oluşturabilir.
Yetişkinlerin kendilerini korudukları mekanizmalar vardır.
Bunların bazılarını kendi psişelerinden, deneyimlerinden, bazılarını toplumdan
alırlar. Ne var ki, özellikle erken çocukluk çağındaki çocukların ise tek
dayanakları ebeveynleridir. Bu yüzden
çocukları terör atmosferinden korumak için yapılacak en önemli şey ailelerin
kendi ruh sağlıklarını korumalarıdır.
Evdeki medya içeriklerinin çocuktan uzaklaştırılmasının ardından, bu süreçlerde birlikte geçirilen zamanın arttırılması,
evdeki yerel stres faktörlerinin minimalize edilmesi, genel olarak barışçıl bir
dilin tercih edilmesi, aile bireylerinin günlük konulara da yansıyabilen gerilim
dilinden uzaklaşmaları alınabilecek ilk tedbirlerden.
Erken çocukluk çağındaki çocuklar, deprem, sel gibi yine çok acı veren olayları
dahi doğru aktarımlarla anlayabilirler ama yaşamındaki şiddet olgusu, henüz,
arkadaşıyla oyuncak kavgası ederken yaşadıkları ile sınırlı olan bu dönem çocuklarına
toplumsal içerikli bir şiddeti anlatma
şansımız yoktur.
Konuyu uygun (!) şekilde anlatmaya çalışmak, onun anlam
dünyasının dışında kalan her detay için çocuğun yeni korkular edinmesine neden
olabilir. Çocuğunuz sizi soğukkanlılıkla dinliyor olabilir. Bu her şeyin
yolunda gittiği anlamına gelmez. Erken çocukluk çağındaki çocukların korkuyu
adlandırma, ifade etme becerileri sınırlı olduğundan, çocuğun neden ve ne düzeyde
korktuğu, bağlam dışı davranışlarına yansıyabilir.
Erken çocukluk çağındaki çocuklar korktukları durumlarda aileleri
ile ilgilidirler, söz gelimi bir patlama ile ilgili soru soruyorsa da, bu
sorular aslında, ailesinin bu olaylardan ne kadar etkileniyor olduğunu anlamaya yöneliktir. O yüzden çocukla güven verici-yakın ilişkiler geliştirmek,
onun yanında olduğunuz mesajını vermek olabilecek en etkili davranıştır.
Güvensiz bir coğrafyada yaşamak fevkalade stres verici. Böyle bir bağlamda ebeveyn olmak daha da kaygı verici. Ne var ki, erken çocukluk
çağı çocuklarının bu ortamdan en az etkilenmesi için yukarıda bahsedilen, “birbirine güvenmek, dayanışma, birbirinin yanında
olma, barışçıl bir dil kullanma, günlük stres faktörlerini azaltmak” gibi
tedbirlerin, aslında yetişkinlerin de kendilerini korumaları ve iyileşmeleri
için çok önemli olduğu unutulmamalı.
Psk. Onur Gülbudak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder