Çok farklı tipte beslenme yaklaşımları ve bu
yaklaşımlara göre yaşayan insanlar var. Belki de bunlardan en çok bilineni vejetaryen ve
et içeren beslenme yaklaşımları. Her iki beslenme tipinin de
daha sağlıklı/doğru/etik olduğunu iddia eden yaygın argümanlar, bilimsel
çalışmalar ve beslenme profesyonelleri var. Tarihsel olarak et yemeyen komüniteler
ve modern gruplar var. Buna karşılık etsiz bir yaşamı tahayyül edemeyen topluluklar
var.
Vejetaryen beslenmenin beslenme dengesini
ortadan kaldırdığı iddialarına karşılık, et yemenin birçok hastalığın sebebi
olduğu iddiaları var.
Yani bu, argümanları tabana tabana çelişen, fevkalade ihtilaflı,
tartışmalı bir konu. İşte bu iki görüşün
kendi aralarındaki tartışmasına hiç girmeden, yani hangisinin daha
doğru/sağlıklı olduğu konusunda herhangi bir pozisyon almaksızın, ilkesel ve
pedagojik bir sebeple menülerimizde et içerikleri bulunmaz: Çoğulculuk.
Öyle ki, beslenme menülerimizin,
et yemeyen çocukları da gözetecek şekilde, demokratik olması gerektiğine
inanırız.
Et yemeyen çocukların (ailesi de vejetaryen olan ya da
ailesi vejetaryen olmadığı halde hayvan yemeyi reddeden) et içeren menüler karşısında yaşadıkları
zorluklar ve yedi iklim gibi bir okulun onları da gözeten bir konum alması
gerektiğine olan inancımız bu konudaki temel gerekçemizdir.
Bu pozisyonumuz vejetaryenlikle ilgili herhangi bir
yönlendirme, tavsiye ya da taraftarlık içermez. Tersinden et içeren bir beslenme ile
ilgili bir öneri de içermez. Aksine bu konunun herkesin kendi özel alanına ait
olduğunu düşünüyoruz. Yani çocuklar okulda “vejetaryenlik” kavramı ile
karşılaşmazlar, vejetaryen beslenmeye yönlendirilmezler. Tersinden
etçillik kavramı ile de karşılaşmazlar, etçil bir beslenmeye yönlendirilmezler.
Bu konunun bahsi bile olmaz. Biz sadece çocuklarla zengin menümüzün keyfini
çıkarırız.
Okul meclisimiz içinde de kendi kişisel beslenmeleri konusunda farklı düşünenler var ve herkes
pekala kendi doğru bulduğu şekilde besleniyor. Ailelere de yalnızca doğru
buldukları şekilde beslenmelerini, bu konuda farklı görüşlere açık olmalarını
önerebiliriz.
Etsiz bir beslenme olamayacağını düşünen aileler de elbette
özel alanlarında kendi doğruları uyarınca beslenebilirler. Öyle ki,
Et yenilen öğünleri öğlen ve akşam öğünleri olarak
düşünürsek, bir haftada, genel olarak 14 öğünde et
Pieter Brueghel, Köy Düğünü, 1568 |
Ayrı menüler sorunu çözer mi ?
Yetişkinlerin çalıştığı kamusal alanlarda, ya da eğitimin
ileri kademelerinde ayrı bir vejetaryen menü hazırlanabilir fakat bir
erken çocukluk kurumunda çocuklara iki farklı menü hazırlamak pedagojik
sakıncalar içerir. Öyle ki, bir okulda beslenme saati, yaşamak için
gerekli gıdaların alınmasının ötesinde, bir "öğrenme" saatidir. Beslenme saatleri
için sosyal, bilişsel, duyuşsal bir dizi “ortak” hedef belirlenir ve bu süreç eğitim
planlarının diğer bölümlerinden bağımsız değildir.
Diğer taraftan, ayrı bir vejetaryen menü hazırladığınızda,
bir kavram olarak “vejetaryenliği” çalışmanız gerekir. Bu da, bu dönem için hiç
uygun değildir.
Biz, fevkalade renkli, zengin menümüzle, hiçbir çocuğa
gerilim yaşatmayan bir beslenme yaklaşımımız olduğu için mutluyuz. Beslenme
menülerinin çoğulculuk referansı ile düzenlemesinin ise bir alternatif okul
gereği olduğuna inanıyoruz.
Yedi İklim
Okul Meclisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder