27 Ocak 2017 Cuma

Beslenme Menülerimizde Neden Et İçeriği Yok ?


Çok farklı tipte beslenme yaklaşımları ve bu yaklaşımlara göre yaşayan insanlar var. Belki de bunlardan en çok bilineni vejetaryen ve et içeren beslenme yaklaşımları. Her iki beslenme tipinin de daha sağlıklı/doğru/etik olduğunu iddia eden yaygın argümanlar, bilimsel çalışmalar ve beslenme profesyonelleri var. Tarihsel olarak et yemeyen komüniteler ve modern gruplar var. Buna karşılık etsiz bir yaşamı tahayyül edemeyen topluluklar var.

Vejetaryen beslenmenin beslenme dengesini ortadan kaldırdığı iddialarına karşılık, et yemenin birçok hastalığın sebebi olduğu iddiaları var.
Yani bu, argümanları tabana tabana çelişen, fevkalade ihtilaflı, tartışmalı bir konu. İşte bu iki görüşün kendi aralarındaki tartışmasına hiç girmeden, yani hangisinin daha doğru/sağlıklı olduğu konusunda herhangi bir pozisyon almaksızın, ilkesel ve pedagojik bir sebeple menülerimizde et içerikleri bulunmaz: Çoğulculuk.

Öyle ki,  beslenme menülerimizin, et yemeyen çocukları da gözetecek şekilde, demokratik olması gerektiğine inanırız.

Et yemeyen çocukların (ailesi de vejetaryen olan ya da ailesi vejetaryen olmadığı halde hayvan yemeyi reddeden)  et içeren menüler karşısında yaşadıkları zorluklar ve yedi iklim gibi bir okulun onları da gözeten bir konum alması gerektiğine olan inancımız bu konudaki temel gerekçemizdir.

Bu pozisyonumuz vejetaryenlikle ilgili herhangi bir yönlendirme, tavsiye ya da taraftarlık içermez. Tersinden et içeren bir beslenme ile ilgili bir öneri de içermez. Aksine bu konunun herkesin kendi özel alanına ait olduğunu düşünüyoruz. Yani çocuklar okulda “vejetaryenlik” kavramı ile karşılaşmazlar, vejetaryen beslenmeye yönlendirilmezler. Tersinden etçillik kavramı ile de karşılaşmazlar, etçil bir beslenmeye yönlendirilmezler. Bu konunun bahsi bile olmaz. Biz sadece çocuklarla zengin menümüzün keyfini çıkarırız.

Okul meclisimiz içinde de kendi kişisel beslenmeleri  konusunda farklı düşünenler var ve herkes pekala kendi doğru bulduğu şekilde besleniyor. Ailelere de yalnızca doğru buldukları şekilde beslenmelerini, bu konuda farklı görüşlere açık olmalarını önerebiliriz.

Etsiz bir beslenme olamayacağını düşünen aileler de elbette özel alanlarında kendi doğruları uyarınca beslenebilirler. Öyle ki,

Et yenilen öğünleri öğlen ve akşam öğünleri olarak düşünürsek, bir haftada, genel olarak 14 öğünde et
Pieter Brueghel, Köy Düğünü, 1568
yenebileceği söylenebilir. Biz bu öğünlerden aslında yalnızca 5’ini okulda geçiririz. Yani et yemeyi önemli bulan aileler, geri kalan haftalık öğünlerin büyük bölümünü (9 öğün) pekala et yiyerek değerlendirilebilir. 

Et yiyen bir çocuk, evde geçirdiği öğünlerde et yiyebilir ama et yemeyen bir çocuk evde "et yemeyerek" bu sorunu çözemez. Yani, okulda et yenmemesi, et yiyen ailelerin doğru buldukları şekilde beslenmelerinin önünü kapatmaz ama kurumda et yenmesi vejetaryen bir çocuğun vejetaryen beslenme ihtimalini tümüyle ortadan kaldırır.

Ayrı menüler sorunu çözer mi ?

Yetişkinlerin çalıştığı kamusal alanlarda, ya da eğitimin ileri kademelerinde ayrı bir vejetaryen menü hazırlanabilir fakat bir erken çocukluk kurumunda çocuklara iki farklı menü hazırlamak pedagojik sakıncalar içerir. Öyle ki, bir okulda beslenme saati, yaşamak için gerekli gıdaların alınmasının ötesinde, bir "öğrenme" saatidir. Beslenme saatleri için sosyal, bilişsel, duyuşsal bir dizi “ortak”  hedef belirlenir ve bu süreç eğitim planlarının diğer bölümlerinden bağımsız değildir. 
Diğer taraftan, ayrı bir vejetaryen menü hazırladığınızda, bir kavram olarak “vejetaryenliği” çalışmanız gerekir. Bu da, bu dönem için hiç uygun değildir.

Biz, fevkalade renkli, zengin menümüzle, hiçbir çocuğa gerilim yaşatmayan bir beslenme yaklaşımımız olduğu için mutluyuz. Beslenme menülerinin çoğulculuk referansı ile düzenlemesinin ise bir alternatif okul gereği olduğuna inanıyoruz.

Yedi İklim
Okul Meclisi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder